Sanayileşme Politikası:

1980 öncesine kadar olan planlı kalkınma döneminde özel sanayinin kurulması ve gelişmesi teşvik edildi. İthal ikamesi politikası ile birlikte pek çok sanayi tesisi kuruldu. Kalitesi yeterli olmamakla beraber ülkede her türlü malın üretimi gerçekleştirildi.

1980 sonrası bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de liberal ekonomi dönemi başladı. Sanayi ihracata yönlendirildi. İthalat serbest bırakıldı. Gümrükler kademe kademe indirildi.

1980 öncesinde kurulan sanayilerin büyük bir kısmı liberal ekonomiye uyum sağladı. İhracatı geliştirdi, kapasiteler arttırıldı. Mamul kalitesi geliştirildi. Devlet bunun için bazı teşvikler verdi, alt yapıyı geliştirdi. Kuruluşu doğru olmayan veya liberal ekonomiye uyum gösteremeyen bir kısım şirketler ise tasfiye oldu.

1990'lı yıllara girerken dünyada da liberal ve serbest pazar ekonomisi yaygınlaştı. Türk sanayii için artık geriye, kapalı ekonomi  şartlarına dönüş yolu yoktur. Türkiye'nin Dünya pazarında belirli bir yer alması için sanayiinin dış pazarlara açılması zaruri olmuştur.

Sanayi tesisleri dünya ekonomisine uygun büyüklük ve standartlara eriştirilmelidir. Sanayinin dünya rekabetine hazırlanması için önümüzde çok az bir süre kalmıştır.

AT ile işbirliğini yürütebilmek ve tam üyeliğe hazırlanmak için gümrüklerin belirli bir takvime göre indirilmesi gerekmektedir.

GATT anlaşması nedeniyle sanayi tesislerinin modernizasyonu, kapasitelerin dünya şartlarında ekonomik boyutlara yükseltilmesi ve dünyaya mal satacak tesislerin kurulması için çok ustaca politikaların geliştirilmesi lazımdır.

Bir sanayi tesisinin gelişmesi ve rekabet gücüne erişmesi için 3 ana şarta ihtiyaç vardır. Bunlardan birincisi pazar, ikincisi teknoloji, üçüncüsü ise finansmandır.

1) Pazar yetersiz ise teknoloji ve maliyet bakımından rekabet edebilecek yeterli büyüklükte kuruluşlar yaratmalıyız.

Pazar bakımından Türkiye halen çok avantajlıdır. Çünkü büyük bir iç pazarı vardır. Bizim için bir nimet olan bu iç pazar avantajını iyi kullanmalıyız. Bazı gelişmiş ülkeler iç pazar avantajını çok iyi kullanmışlardır. Geniş iç pazara satarak kuruluşlarını büyütmüş ve sonra bu büyük kuruluşlarla dünyaya yayılmıştır. Türkiye'de iç pazar avantajını iyi kullanmalı ve ihracatını anlamlı bir şekilde arttırmanın yolunu bulmalıdır.

 

2) Bir sanayi tesisinin rekabet gücünü arttırması için yeni teknolojiye de ihtiyacı vardır. Teknoloji çok hızlı değiştiği için temini çok pahalı ve zordur. Teknoloji geliştirilmesi ve transfer edilmesi batılı memleketlerdeki gibi teşvik edilmelidir.

 

3) Bir sanayi tesisinin rekabet gücüne ulaşmasında pazar ihtiyacı kadar yatırımlarının finansmanı da önemlidir. Dünya rekabetine hazırlanmak için gerekli yatırımların hacmi eskiye nazaran yüksektir.

Gelişmiş ülkeler dahi bu yatırımların finansmanını sadece özkaynaklarla karşılayamamaktadır. Sermaye piyasalarını ve borsayı geliştirmekte, düşük faizli yatırım ve işletme kredileri sağlanmaktadırlar.

  • Memleketimizde borsanın hacmi hala potansiyelin altındadır.
  • Batıda çok yaygın olan düşük faizli uzun vadeli yatırım kredileri son senelerde tamamen ortadan kalkmıştır.
  • Kısa vadeli işletme kredilerinin faizi çok yüksektir.

 

önceki sayfa (Vehbi Koç'un Ekonomik Görüşleri, 4-7 Haziran 1992 yılında toplanan III. İzmir İktisat Kongresi'ne sunduğu tebliğlerden derlenmiştir.)